info@psikologegekayhan.com +90 530 186 59 19

Anaokulunda Uyum Süreci

Kreşe/Anaokuluna başlama hem aileler bununla birlikte çocuklar için mühim ve büyük bir adımdır. Kreşe başlama zamanına kadar çocuklar aileden alacakları temel eğitimi alıp rol model olan anne babayı misal almaya başlarlar. Bu süreç tamamlandıktan sonrasında, evlatların psikososyal gelişmeleri için artık kendi akranlarıyla bir arada olmaya ve bağımsızlıklarını kazanmaya gereksinimleri vardır. İşte bu dönemde, okul öncesi öğrenim devreye girerek çocuğun duygusal, bilişsel, fizyolojik ve toplumsal becerilerini geliştirmek için varlıklı bir fırsat sunar.

Okul öncesi öğrenime hemen hemen yeni başlamış olan çocuklar, o zamana kadar bildikleri ve tek itimat duydukları alanlarından ayrılarak yeni ve kurallarını asla bilmedikleri, tanımadıkları kişilerin bulunmuş olduğu bir ortama girmektedirler. Bu yeni durum, doğal ki çocuklarda ahenk problemi yaratabilir. Bu sebeple, okulun ilk haftalarında çocuklarda ağlama, anne-babadan ayrılmakta zorlanma, ebeveynlerinin yanında kalmasını isteme benzer biçimde davranışların gösterilmesi doğaldır. Zaman arasında çocuk okul ortamına alıştıkça ve öğretmenlerini tanıdıktan sonrasında kaygıları giderek ortadan kalkacaktır ve bu vakit sonucunda okula karşı bir ilinti duygusu beslemeye başlayacaktır.

Okula alışma sürecinde çocuklar kadar zaman zaman aileler de evlatlarından ayrıldıkları için endişe ve suçluluk duygularını yaşayabilirler. Bu sinyalleri alan evlatların zaman zaman kaygıları artabilir. Bu noktada ailelerin öğrenim kurumuna gösterdiği iman ve itimat çocuğun uyumunu kolaylaştırmada ona fazlaca destek olacaktır. Okula alışma sürecinde ebeveynlerin dikkat etmesi ihtiyaç duyulan konulardan bir tanesi de okul rutinine evladı alıştırmak ve evde de bu rutini sürdürebilmektir. Çocuğun okul öncesi öğrenime başlamasıyla daha ilkin mevcud düzeninden değişik olarak yeni bir seviye yaşamına dahil olmaya başlar. Ebeveynler bu süreçte, okul saatlerini göz önünde bulundurarak yatma saati, yiyecek saati ve uyku saati benzer biçimde vakit dilimlerini belirleyip çocuğun bu saatlere alışmasını sağlaması okula ahenk için mühim bir yarar sağlayacaktır.

Okula gelinmediği günlerde, hafta sonları da bu rutinlerin olabildiğince sürdürülmesi çocuğun bu yeni düzene alışması bakımından önemlidir. Okul öncesi eğitimin mühim hedeflerinden birisi de çocuklardaki mesuliyet bilincinin geliştirilmesidir. Her anne-babanın ideali çocuklarını kendi ayakları üzerinde durabilen, kendine güvenen bir kişi olarak yetiştirmektir. Çocuğun kendi davranışlarının sorumluluğunu alması, yeterince büyüdüğünde bigün arasında kazanabileceği, öğrenebileceği bir kabiliyet değildir. Sorumluluk bilincinin gelişmesi hayatın ilk yıllarından itibaren atılan adımlar ile mümkündür. Okul öncesi öğrenim, çocuklarda mesuliyet bilincinin geliştirilmesi için mühim fırsatlar sunar. Yaşa müsait sorumluklar vermek; oyuncakları toplaması, olası olan giyeceklerin yardım almadan çocuğun kendisinin giymesi, yemeğini kendi yemesi için teşvik etmek mesuliyet bilincinin gelişiminin ilk basamaklarıdır. Burada mühim olan, hem evde bununla birlikte okulda çocuğa benzer seviyede yapabilecekleri doğrultusunda minik sorumluluklar vermektir.